Boğaziçi Derneği'nde Bayramlaşma programı düzenlendi
08 Haziran 2025 18:40
Boğaziçi Eğitim Derneği
89
Boğaziçi Eğitim Derneği, Kurban Bayramı'nın üçüncü gününde dernek binasında bir bayramlaşma programı düzenledi. Programın açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Abuzer Yetiş, Gazze'de yaşanan zulüm ve katliama dikkat çekti. Programın ana konuşmacısı olan İnsan ve Değer Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Şengöz ise, eğitim sisteminden siyasete, Gazze meselesinden toplumsal yozlaşmaya kadar birçok konuda çarpıcı eleştirilerde bulundu.
Konuşmasına tüm İslam aleminin bayramını tebrik ederek ve özellikle Gazze için barış dileyerek başlayan Şengöz, "Bir yanımız kan gölüne çevrilmişken bizler burada ne yazık ki mutlu olamıyoruz," diyerek yaşanan burukluğa işaret etti.
"En Değerli Kurbanımız Gençlerimiz Oldu"
Kurban ibadetinin Allah'a teslimiyetin ve şükrün bir ifadesi olduğunu belirten Şengöz, konuşmasının merkezine Türkiye'deki eğitim sistemini alarak sert bir eleştiri yöneltti. "Cumhuriyetin kuruluşundan beri sistemin yanlışlarına, günahlarına ne yazık ki kurban olarak körpe yavrularımızı sunuyoruz," diyen Şengöz, gençlerin yüz yıldır İslam'dan ve Kur'an'dan bilinçli bir şekilde uzaklaştırıldığını iddia etti.
1947'de imzalanan Fulbright Anlaşması ile Türk eğitim sisteminin fiilen Amerikan nüfuzuna teslim edildiğini savunan Şengöz, "Asıl vahim olan, topraklarımızın sömürülmüş olmasından ziyade, gençlerimizin zihinlerinin sömürülmüş olmasıdır. Kur'ansız, dinsiz, peygamberden habersiz bir lise ve üniversite gençliği planlı bir şekilde yetiştirilmektedir," ifadelerini kullandı.
Şengöz, Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ gibi üniversiteleri "Kemalist, liberal, solcu ya da salt menfaatperest ve egoist bir nesil yetiştiren fabrikalara" benzeterek, bu kurumların mezuniyet törenlerinde İslam'a ve şeriata hakaretler yağdırıldığını öne sürdü. Ailelerin, çocuklarının ahiretini düşünmeden onları doktor, mühendis olmaları için bu kurumlara "kendi elleriyle kurbanlık olarak teslim ettiğini" söyledi.
İktidara Gazze ve Kürecik Eleştirisi
Zekeriya Şengöz, Gazze'deki soykırıma rağmen Türkiye'den İsrail'e petrol sevkiyatının devam ettiğini belirterek iktidarı eleştirdi. "Biz çok iyi biliyoruz ki SOCAR petrolü, devletin resmi kurumu olan BOTAŞ'tan alınıyor. BP ile BOTAŞ'ın ticari ortak olduğunu biliyor muyuz?" diye soran Şengöz, bu duruma karşı barışçıl protesto düzenleyen gençlerin gözaltına alınmasını "vicdansızlık" olarak nitelendirdi.
Bir yıl önce Kürecik Radar Üssü'ne yönelik barışçıl protesto girişimlerinin de TOMA ve biber gazıyla engellendiğini hatırlatan Şengöz, "Yapılan bu mide bulandırıcı ikiyüzlülükten bıktık, usandık! Bu soykırımı besleyen petrol, ne yazık ki bizim ülkemizden gitmektedir," dedi.
"Müslümanların Hakları Anayasal Güvenceye Alınmalı"
Konuşmasının son bölümünde "terörsüz Türkiye" ve "kardeşlik asrı" söylemlerine değinen Şengöz, devletin 1923'ten bu yana Müslümanlara yönelik baskılarını hatırlattı. Hilafetin kaldırılması, Şapka Kanunu, Harf Devrimi gibi uygulamalarla milletin binlerce aliminin ve değerinin yok edildiğini belirtti.
Şengöz, "Madem yeni bir anayasa hazırlanacaksa, bütün insanların inançlarını rahat bir şekilde yaşamalarının yasal olarak garanti altına alınması gerekmektedir. Bugün olmuş, hak ve gerçeği haykırdığımız için hâlâ sivil toplum kuruluşları olarak sizin kurumlarınız bile bizlere kapılarını açmazken, sizlerin Müslümanlarla sağlıklı bir devlet-millet barışmasını nasıl sağlayacağınızı merak ediyoruz," diyerek, Müslümanların gasp edilen haklarının iade edilmesi ve keyfi uygulamaların son bulması için anayasal güvence talep etti.
Şengöz, konuşmasını köklü bir değişim çağrısıyla sonlandırarak, "Bizim kökten değişmemiz lazım, bu gidişat böyle devam edemez!" dedi.